Bob Dylan’ın New York’a gelişiyle başlayan hikâye, 1965’deki Newport Folk Festival’e doğru uzanıyor… İşte Bob Dylan Bilinmezi
55 albüm, Nobel Edebiyat Mükafatı ve onlarca jenerasyonu etkileyen şarkılar… Ekonomim’den Canan Demiray’ın haberine nazaran, sözleriyle dünyayı değiştiren, sesiyle isyanı ve aşkı birebir anda anlatabilen, şöhretin peşinden koşmayan lakin özgünlüğünden asla ödün vermeyen bir sanatçı: Bob Dylan…
New York, 1961. Folk müziğin kalbi Greenwich Village’da genç bir adam gitarıyla çıkageliyor. Üzerinde eski bir ceket, cebinde ise birkaç beste… İsmi Bob Dylan. Şimdi kimse onu tanımıyor ancak kısa müddette müziği ve duruşuyla tüm dünyayı etkileyecek.
New York’a gelir gelmez yaptığı birinci şey, kahramanı olduğunu tekraren lisana getirdiği Woody Guthrie’yi hasta yatağında ziyaret etmek oluyor. Pete Seeger ile yolları burada kesişiyor; hastanede çaldığı müzikle, Seeger onun içindeki ateşi birinci fark edenlerden biri oluyor.
Müzik mesleği ilerlerken Dylan’ın hayatında değerli rol oynayacak iki bayanla da tanışırız: Sylvie Russo ve Joan Baez. Dylan Sylvie ile yaşarken, birebir devirde, bir ikon haline gelen Joan Baez de hayatına girer. Ortalarındaki bağlantı, Dylan’ın mesleğindeki yükselişine paralel olarak şekillenirken, birbirlerine duydukları hayranlık ve vakit zaman çatışan egoları da sinemaya derinlik kazandırıyor. Sahnede ‘It ain’t Me Babe’ düeti yapmaları aşk üçgeninin de çözüldüğü an oluyor.
‘Walk the Line’da da imzası olan usta direktör James Mangold, Dylan’ı bir kahraman üzere sunmaktan çok, etrafındaki insanların gözünden anlatıyor. Folk sahnesinin altın çağında, Johnny Cash üzere isimlerin ona olan ilgisini ve hayran kitlesinin nasıl katlanarak büyüdüğünü izliyoruz. Lakin Dylan asla nizamın bir modülü olmak isteyen, ahenk sağlayan biri değil. Sinema devrin toplumsal olaylarına da hassas, hayli samimi bir tonda ilerliyor.
Başrolde Timothée Chalamet parlıyor. Dylan’ın sesini ve stilini içselleştirmiş, müziklerini kendi söylüyor, onun dünyasında, müziği ve ruhunu nitekim perdeye yansıtabiliyor. Ona başrolde eşlik eden Joan Baez’i canlandıran Monica Barbaro da kendi sesiyle dayanılmaz bir performans veriyor. Babacan mentor rolüyle usta oyuncu Edward Norton ve hoş oyuncu Elle Fanning başarılı bir performans veriyor. Boyd Holbrook ise Johnny Cash olarak sahnede.
Filmi izlemek için Dylan hayranı olmanıza gerek yok. ‘A Complete Unknown’, sanatı ve değişimi anlatan güçlü kıssaları seven herkes için.
patronlardunyasi.com
